Kirler, genellikle farklı fiziksel ve kimyasal özellikler taşıyan değişik maddelerin heterojen bir karışımından oluşur. Kirlerin yapısının bilinmesi, temizlik işlemlerinde başarılı olunması için önem taşımaktadır. Temizlik işlemlerinde yüzeylerin kir ve lekelerden arındırılması yanında, yüzeylere zarar verilmemesi de büyük önem taşımaktadır
Yüzeyde mekanik ya da kimyasal bir hasar oluşturmamaya, görünüm ve renk açısından yüzeyleri bozmamaya özen gösterilmeli, suyun olumsuz etkilerinden dolayı yüzeyde oluşabilecek kireçlenmeye karşı önlem alınmalıdır. Kirler bileşenlerine göre şöyle gruplandırılabilir:
- Suda çözülebilen maddeler (inorganik tuzlar, şeker, üre, ter)
- Pigmentler (toprak, kurum, metal oksitler, karbonatlar, silikatlar)
- Doğal yağlar (bitkisel ve hayvansal yağlar, vücut yağları)
- Sentetik yağlar (mineral yağlar, vaks)
- Proteinler (kan, yumurta, süt, deri döküntüleri)
- Karbonhidratlar (nişasta, şeker, selüloz)
- Boyar maddeler (meyve, sebze, şarap, kahve, çay)
Kirler kaynağına göre başlıca şu şekilde sınıflandırılabilir:
- Havadan gelen toz
- Vücut salgıları
- Evsel veya endüstriyel bir çalışma sonrası oluşan kirler
Kirler yüzeyler üzerine yerleşim şekline göre başlıca üç şekilde sınıflandırılabilir: a) Kaü kirlerin yerleşmesi
Katı kirler, nispeten iri tanecikler şeklindedir ve yüzeyin içine kadar işlemezler. Yüzey ile kir arasında kimyasal bir etkileşim olmamıştır. Fiziksel çekim güçleri de zayıftır. Bu tür kirler deterjan ve mekanik etki ile kolayca temizlenebilir.
Daha ufak tanecik (pigment) halindeki kirler, yüzeye elektrostatik çekim gücü ile; mikroskobik büyüklükteki tozlar da "Van der Waals" kuvveti denilen moleküller arasındaki çekim gücü ile yerleşirler. Pigment türü bu tip kirlerin temizlenmeleri daha güçtür. 0.1 mikrondan daha küçük pigment türü kirlerin temizlenmesi ise pratik olarak olanaksızdır.
|